12 Temmuz 2006 Çarşamba

Çocuk Pazarı Ya da Kendine Yabancı Medyamız



İlimiz Samsun Cumhuriyet tarihimizde önemli bir yere sahiptir. Bloğumuzun amacı hiç bilinmeyen ya da unutulmaya  yüz tutmuş bu değerleri bir yerlere not etmektir. Ne idik, Neyiz  ve Ne Olacağız? Bunları parametreler kurarak tanımlamaya çalışıyoruz.

Taramalarımızda bazen karşımıza öyle olgular çıkıyor ki, ister istemez tereddüte düşüyoruz. Tıpkı bu çocuk pazarı yaygarasında olduğu gibi.

Elbette bu konuda sorun bizde değil, bizi bilmeyenlerin bizi anlatmasındadır. Bir  başka deyişle toplumsal gerçeklerinden uzak adeta hayal dünyasında yaşayanların kalkıp bilmedikleri dünyanın kâşifliğine soyunmalarındadır.

Bu konuda bildiğim şudur ki, Anadolu çocukları çalışır. İş varsa ailesinin yanında yoksa iş olan başka bir aile yanında. Bu çalışmayı kırbaçların şakladığı bir ortamda, ırgatlık, yanaşma, kölelik ve  marabalık gibi algılamak ve algılatmak hatalıdır. Bu insanlar için oyun ve iş iç içedir. Tatil yapmak, dinlenmek gibi bir lüksleri yoktur. Evrensel hukuk ve Toplumsal gerçekler... Maalesef gerçekler hep acıdır.



Çocuk Hakları Açısından Türkiye'de Çocuk Olgusu

(...)

Yerel Çocuk Sorunları:
Bu başlık belirli bir yöreye özgü çocuk sorununa işaret etmektedir. Türkiye’de her bir bölgenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına özgü çocuk sorunlarına rastlanmaktadır. Ülkeye genellemeyen ama bölgelere özgü önemli toplumsal sorun olarak bu tür olayların kayda değer boyutları bulunmaktadır. Bunların başında Karadeniz yöresi gelmektedir. Karadeniz’in, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’nun bazı yerlerinde kadınlar bağda, bahçede ve tarlada çalışırken erkekler kahvede zaman öldürmektedir. Yetişkinlerin ortaya çıkardığı bu tablo çocuklarda da benzer rol dağılımına neden olmaktadır. Bütün bunlarla tipik bir Anadolu gerçeği betimlenebilir. 

Samsun’un Bafra ilçesi son yıllarda ulusal basının ilgi odağı haline gelmiştir. Bu ilgi ilçenin her bahar mevsiminde bir çocuk pazarı haline dönüşmesi nedeniyledir. Yılların bir geleneği olan bu uygulamada çevre  ilçe ve illere bağlı yoksul köylüler (Sinop’un Durağan ilçesi Sarıyar ve Biyerdiç köylüleri) altı ve sekiz aylığına (yaz sonuna kadar) çocukları   zengin tarımsal kültüre sahip olan köylülere kiraya vermektedirler. Yaşları on ve  on altı arasında değişen erkek çocuklar bu pazarda sıkı bir pazarlık sonunda mevsim sonuna kadar çalışmak üzere yeni ailelerine teslim edilmektedirler. Çocukların bu süre içinde ne yaptıklarını ise bir çocuk şöyle açıklamaktadır: "Ailemizin durumu iyi değil. Babalarımız  bizi pazara götürerek orada anlaştıkları kişilere kiralıyor. Bizi kiralayan kişinin hayvanlarına bakıyoruz. Tarla işlerini yapıyoruz." (12)

Ulusal basının gündeme getirdiği bu olay uzun yılların yöresel bir alışkanlığıdır. Çocuklarını kiralayan aileler bunun karşılığında 1999 yılı itibariyle aylığı asgari yüz milyon liradan başlayan bir ücret almaktadırlar. Bu alış veriş maddi sıkıntı içinde olan ailelere belirgin bir rahatlama getirirken çocuk kiralayan aileler içinde tarımsal hayatın canlandırılmasında büyük bir katkı olarak düşünülmektedir. Aslında bu açıdan alış verişin tarafları için sorun yoktur ve her iki tarafta durumdan son derece memnun görünmektedir. Zaman zaman pazara baskın düzenleyen polisin ve bu çerçevede ortaya çıkan polisiye önlemlerin olayın bu yönü dikkate alındığında pek fazla bir çözüm olamayacağı ise son derece açıktır.

Yerel çocuk görünümlerinin bir bölümü de Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinden yansımaktadır. Bölgedeki ayrılıkçı terörle birlikte yoksulluğun biçimlendirdiği bir tablodur bu. Bu tabloda yöre içi göçlerle, yoksulluk bölgede çocuk olmanın güçlüklerini de beraberinde getirmektedir. Mezralardan ve köylerden göç ile hızlı nüfus artışı kentlerin varoşlarını çocukların yaşam mücadelesine dönüştürmüştür. Yaşları 7-15 arasındaki bölge çocuklarının büyük bir kısmının ayakkabı boyacılığı, çöp toplayıcılığı yaptıkları zaman zaman basına konu olan çocuğun yaşam mücadelesi örnekleridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder